Eskişehir Uluslararası Film Festivali 18.kez izleyici ve öğrenciler ile buluşuyor. 6-14 Mayıs tarihleri arasında devam eden/edecek olan festival, Anadolu Üniversitesi içindeki Sinema Anadolu ve Cinemaximum Espark salonlarında yapılıyor. Ücretsiz kısa film gösterimlerinin de olduğu festival, bazı yapımların film ekiplerini de söyleşi için ağırlayacak. Ayrıntılı bilgilere ve programa festivalin resmi sitesi www.eskfilmfest.com üzerinden de ulaşabileceğinizi hatırlatırız. Festival günlükleri adı ile izlenimleri ve filmlerin kısa eleştirilerini ise bu dizide her gün bulabilirsiniz.
Death in Sarajevo
Danis Tnovic imzalı filmi birkaç açıdan kısaca ele almak ve artıları eksileri şeklinde değerlendirmek mümkün. Scorsese’yi anımsatan uzun planlar, grev üzerinden yapılan eleştiriler ve muhabir ile konuk üzerinden ilerleyen savaş diyalogları çok sağlam. Ancak; söylemlerin eskiliği ve belirli bir final yapma telaşı bunların üzerine biraz kara bulutlar getiriyor. Son zamanların meşhur deyimi ile; film, bir durak önce inmeyi başarabilse çok daha üst seviye bir saygıyı hak edecekti.
Belgica
İki kardeş üzerinden güven meselesi temelli ilerleyen hikâye, yeni bir umut olarak açılan Belgica üzerinden ilerliyor. Hayata tutunmaya çalışan ve en iyi bildikleri işi yapmaya çalışan iki kardeşin büyük olanı arzuları ve hırsları ile kaderin önüne geçiyor. Bu net ifade şekli, müzikler, atmosfer kurma becerisi ve gece hayatına gerçekçi bir bakış açısı ile peliküle aktarılıyor. Festivalin en iyilerinden olarak da izleyici tarafından kabul göreceğini düşündüğüm Belgica, dinamik kurgusu ile de başarılı bir tempo yaratıyor.
13 Minutes
İç içe geçen kurgu ile Elser karakterinin suikast girişiminin anlatıldığı film, iki tarafa da mesafeli yaklaşımı ile denge kurmaya çalışıyor. Sinematografik açıdan oldukça başarılı oluyor ve gerçeklik duygusunu yansıtmakta sorun yaşamıyor. Hirschbiegel’in yıllar sonra tekrar formda olduğunu bilmek güzel ve umarım bir sonraki iyi projesi için bir 10 sene daha beklemek zorunda kalmayız. Hitler’e suikast gerçekleşseydi neler olabilirdi konusunda düşünmek ve hayal kurmakta filmin güzel bonuslarından biri.
Kötü Kedi Şerafettin
Animasyon tekniğinin Türkiye sınırları içerisinde bir yere gelebilme ve gelişim gösterebilme ihtimali açısından oldukça kıymetli olan proje, yıllar evvel karikatür üzerinden oluşan Şero hayranlarına da nostalji duygusunu yaşatıyor. Epey eğlenceli, hatta aksiyon türüne hizmet ediyor diyebileceğimiz yapımın gayet hoş ve kahkahalar boğan esprileri de mevcut. Tabii filme epey karşı çıkan/çıkacak olanlar da olacak. Ahlaki açıdan sıkıntılı bir mizah sosu herkes tarafından kabul görmeyebilir.
https://www.youtube.com/watch?v=G2v0MPpQOdg