Saklı
Selim Evci’nin son filmi Saklı, babalar, kızları, aile olmak ve gizlenenler ile alakalı gerçekçi bir film. Yalın sinema dili ve minimal tercihlerin ağırlıkta olduğu yapımın oyunculuk performansları da gayet başarılı. Çözümleme noktasında biraz eksikleri olsa da özellikle kadınların daha genç yaşta görmeye başladığı baskı konusundaki söylemleri, daha doğrusu gösterme şekilleri oldukça yerinde. Metropol insanının dertlerine geri dönüş yapan sinemamız için artı bir değer.
The Pearl Button
Başarılı belgeselin türler arasında başarılı bir şekilde geçişi ön plandaki özelliği. Suyun insan ve dünya için öneminden başlayıp, Patagonya yerlilerinin nostaljilerine uzanan belgesel Allende dönemi diktatörlüğüne de değinip Jimmy Button’ın gerçek hikayesini beyazperdeye taşıyor. Harika çekimlerin olduğu filmin görsel gücünün yanı sıra anlatı başarısı da izleyiciyi etkilemeyi başarıyor. Dinamik kurgusu olan belgesel, bu anlamda da sıkıcılıktan uzaklaşmayı başarıp konsantrasyonu olumlu yönde etkiliyor.
A Monster With a Thousand Heads
Konu itibarı ile epey bilindik olan ve rehine krizine dönüşen film, tahmin edilebilir finali ile de bu anlamda çok bir şey vaat etmiyor ancak teknik açıdan oldukça başarılı. İleri geri verilen olay örgüleri ve kurgu, gayet güzel çekilmiş olan sahneleri ve çok uygun olan süresi filme izleyiciyi bağlamayı başarıyor. Sistem üzerinden yapılan eleştiri etkileyici ama bir klişe. Bunu da yine teknik başarı ile örtmeye çalışıyor, nispeten de başarıya ulaşıyor.
https://www.youtube.com/watch?v=Ug2534juBhA
Kosmos
Yakın zamanda kaybettiğimiz Zulawski’nin zihinsel yolculuk ve şiirsellik içeren filmi Kosmos, kötü kurgusu ve epey dağınık anlatımı ile izleyiciyi epey yoruyor. Hazmı epey zor olan yapısı olumsuz anlamda itici bir güç oluyor. Yer yer güzel aforizmalar barındıran film, bunu genele yayamıyor ve kötü performansların da etkisi ile vasatı aşamıyor. Festivalin hayal kırıklıklarından biri olan Zulawski filmi yönetmene veda açısından değerlendirmekten öteye geçemiyor.