Serdar Akar yönetmenliğinde, baş rolünü Erdal Beşikçioğlu’nun oynadığı ve Behzat Ç. Ekibinden tanıdık yüzleri barındıran “46 Yok Olan” dizisi nihayet start verdi. Bir ara Breaking Bad referansı ile yola çıktığı haberleri gelen dizinin bambaşka bir konusu mevcut. Kız kardeşi beş yıldır komada olan ve tek amacı onu hayata döndürmek olan genetik mühendisi Murat Günay’ın yeni bir ilaç arama süreci konu ediliyor. Tabii ilk bölüm itibarı ile olan bu konu çabuk ilerleme kaydettiğinden gelecek bölümlerde bambaşka yerlere evrilebilir. Biçim olarak da ülkemiz dizilerinden farklı duran ve üst düzey kalite tadı veren yapım gayet başarılı bir giriş yaptı. Oldukça cesur yollara sapan ve bu cesaretini devam ettirmesini beklediğimiz dizinin uzun soluklu olması tek dileğimiz. Ayrıca; dizinin neredeyse reklamsız ve 60 dakikalık süresi baygınlık veren uzunluktaki diziler göz önüne alındığında muhteşem bir tercih olarak göze çarpıyor. Kısacası, her şey tam ayarında ve güzel başladı.
Murat Günay, yeni hazırlamakta olduğu ve kendine çok güvendiği ilacı için son bir hamleye ihtiyaç duymaktadır. Bu hamlenin de Şaman dinine mensup insanların, yani Şamanistlerin ayininde kullandıkları bir içkide var olduğuna inanmaktadır. Şamanist birisine ulaşır ve ayine katılmayı başarır. Tabii içkiyi de tecrübe etmeyi. Burada dizinin çıkış noktası konusundaki cesaretten biraz bahsetmek gerek. Takdir edersiniz ki günümüz koşulları ve yıllardır süregelen tartışmalar düşünüldüğünde Şamanizm ve ayin sahnesi kullanmak başlı başına bir cesaret ama esas iş DMT meselesinin kullanımı ve dizinin muhtemelen bu yoldan ilerleyecek olması. Dizide Şamanizm ayininde yaşanılan ve içkinin tesiri olarak gösterilen bu mesele son yıllarda epey dillendirilmekte. Hatta sektörel örnek vermek gerekirse bazı yönetmenlerin filmlerini DMT etkisi ile çektiği ve algı meselesini çok farklı yaşadığı/yönlendirdiği anlatılmakta. Önce DMT’nin ne olduğuna kısaca değinelim.
Dimetiltriptamin, yani DMT, beyinde pineal bez tarafından uykumuzda salgılanan bir halüsinojendir. Rüya gördüğümüz zamanlar tam olarak salgılandığı söylenen zamanlardır. Böylece beynimizin zaman algısı değişir. Uyku dışında ise DMT sadece doğum ve ölüm sırasında salgılanır. İnsanların üçüncü göz diye tabir ettiği ve algıların sonuna kadar açıldığı mecazi anlamın fiziki karşılığı bu salgının beyinde oluştuğu yerdir. Bahsettiğimiz üzere birçok yönetmenin, ünlü kişinin, hatta din adamlarının bu etki altında bir şeyler yaşadığını ve aktardığını düşünenler de mevcuttur. Buraya kadar her şey tamam ancak bunun kimyasal karışımlar ile uyuşturucu olarak kullanımı ve uyuşturucu olarak kabul edilip edilmeme tartışmaları uzun bir süredir süregelir. Algıyı kuvvetlendirdiği, iç huzur verdiği gibi iddialar mevcuttur. Bunun yanı sıra LSD türü madde sınıfına sokularak çoğu ülkede yasaklanmıştır. Dizide de bu olay aleni olarak yansıtıldığı için başlı başına bir cesaret işidir ve tepki toplaması beklenebilir. Tabii dizide Murat karakterinin başına gelenler ve yaptığı düşünülen şeyler yasak üzerinden ve en olumsuz şekli ile değerlendirilebilir. Bakalım DMT meselesi dizide devam edecek mi? Yoksa tek bölümle geçiştirilecek mi? Bunu hep beraber göreceğiz ama tekrar söylemek lazım ki bu anlamda ve bu ülkede büyük bir cesaret örneği.
Diziye dönüp biçim olarak birkaç cümle sarf etmek gerekirse gayet başarılı olduğunu belirtmekle işe başlayabiliriz. Standartların üzerinde bir kurgu mevcut. Son derece dinamik ve ayarında çalışılmış. Bunun yanı sıra kurulan atmosfer de hikayeye son derece uygun. Serdar Akar’ı tekrar formda görmek sevindirici. Polisiye ögeler de barındıran (dizinin devamında ağırlık verilmesi muhtemel), bazı anları ile geren ve mistik bir hava sergileyen dizi için destekleyici geçişler de bulunmakta. Bunlara ek olarak, epey canımızı sıkan süre konusu da halledilmiş. Reklamlar ile iki saati bulan, çıplak hali bile bir buçuk saati geçen diziler konsantrasyon anlamında büyük sorundu. 46 Yok Olan, bu anlamda yazının başında da belirttiğimiz gibi neredeyse reklamsız ve 60 dakikalık süresiyle harika duruyor. Her hafta takip edecekler, sonradan başlayacaklar, bittiğinde tekrar izleyecekler, yani herkes için muazzam bir tercih. Zira, bu sebeple başlanamayan ya da yarım bırakılan epey dizi var.Umarım reklam ve popülerliğe mahkum olup bunu değiştirmezler.
Erdal Beşikçioğlu’nun yine gayet sağlam performans sergilediği, diğer oyuncuların da üzerine düşeni fazlasıyla yaptığı 46 Yok Olan, standart üstü kalitesi ve cesareti ile adından epey söz ettirecektir. Bu tarz bir dizi ülkemiz için tam anlamıyla bir ihtiyaç. Yukarıda sözünü ettiğimiz konu ve tercihlerden dolayı umarım başı ağrımaz ve uzun soluklu olmayı başarır.