Uzun süredir reklamı yapılan, üzerinden çok konuşulan ve oldukça merakla beklenen “Reaksiyon” sonunda görücüye çıktı. Aynı adı taşıyan yapım şirketinin, Star Tv için çektiği dizinin yönetmen koltuğunda daha evvel Kurtlar Vadisi’nden tanınan Onur Tan oturmakta. Yine Kurtlar Vadisinden tanınan senaristler Ozan Aksungur ve Emre Özdur’da bu projede beraber çalışmaktalar. Başlıca rollerde ise; Fetih 1453 ve Sadece Sen filmlerinden tanıdığımız İbrahim Çelikkol, güzellik yarışmalarından perdeye transfer olan isimlerden Selen Soyder, televizyonun tanınmış yüzlerinden Yurdaer Okur, Kurtlar Vadisi’nde geniş bir kitle tarafından tanınan İsmail Demirci ve dizinin en ağır topu konumunda, tek başına bile diziye duyulan merakı tetikleyen, usta oyuncu Erdal Beşikçioğlu var. Oldukça iddialı ve yüksek bütçeli olan yapım, aksiyon türü sevenler için şimdiden heyecan yaratmış durumda.
Dizinin hikayesi bir dizi olay neticesinde başlıyor. Bu olayları önlemek ve yeni bir oluşum başlatmak için bir ekip kurmayı düşünen İstihbarat Başkanı ve Başbakanlık Müsteşarı, bu görev için iki kişiyi lider olarak seçiyor; Yüzbaşı Oğuz ve Komiser Tekin. Oğuz bir bordo berelidir ve onlarca operasyonda başarı ile görev almıştır. Tekin ise başbakanlık koruma birimine kadar yükselmiş, korkusuz bir polis memurudur. Birbirleri ile önceden kalmış bir hesapları da olan ikili, beraber mücadele gösterip, derin devlete karşı başarılı olabilecekler midir? Yoksa kendilerini içinden çıkılamayacak bir sona mı sürükleyeceklerdir?
Daha jenerikte, buram buram aksiyon izleneceğini seyirciye aktaran bir yapım var. Hareketli geçişler, yazı karakterleri, dinamik renkler ve çoğumuzun Person of Interest jeneriğine benzettiği müzik. Filmin temposu da, bir an duraksamadan gayet hızlı ilerliyor ve haliyle sadece aksiyon keyfi bekleyenleri oldukça memnun ediyor. Dramatik bir altyapı ya da yan hikayesi ise “şimdilik” neredeyse yok. Hollywood formüllerinin ve matematiklerinin uygulanmaya çalışıldığı ise çok bariz bir unsur olarak göze çarpıyor. Üst düzey yönetici diyalogları, sahne geçişleri, Hollywood’un pek sevdiği her mekanın isminin yazılması ve mevzuya flashback ile başlanması. Bunlar, birçok Amerikan siyasi gerilimi ve aksiyon filminin olmazsa olmazıdır. Bir de bunlara “çok az kişinin bildiği gizli görev” klişesi eklenince özenti duruş ve kopya yapım özelliği ön plana çıkıyor. Hal böyle olunca da bunlardan sıkılan ya da zaten hiç sevmeyen izleyici hemen uzaklaşıyor, konsantrasyonu kaybediyor.
Hikaye üzerinden de birçok çıkarım yapılabilir. Ekibin, Kurtlar Vadisi’nin çok tutulan iç meselelerinden nemalandığı ve fazla rating kaygısı taşıdığı gibi bir suçlama gelebilir. Ya da senaristlerin fazla konjonktürel davrandığını, son zamanlarda sözü çok geçen “devlet içinde devlet”, “derin devlet” gibi meselelere odaklandığını ve bunu yaparken de taraflı olduklarını düşünebiliriz. Hatta daha açık konuşmak gerekirse, siyasi propaganda yaptıklarını bile hissedebiliriz. İzleyici kitlesinin ağırlığı düşünüldüğünde bu, belki de olumsuz değil, gayet rüzgarı fazlasıyla arkasına alacak bir hareket olarak görülebilir. Tabi Erdal Beşikçioğlu gibi muhalif ya da en azından muhaliflere yakın bir figürün bu projede olması, ilerleyen bölümlerde bir ters köşe gelir mi sorusunu da akıllara getirmiyor değil. Sonuçta, Beşikçi kendi görüşlerinin yanı sıra, daha evvel canlandırdığı Behzat Ç. karakteri ile de belirli bir duruş sergilemiş durumda.
Yapımın getirilerinden biri de şu olacak gibi duruyor; amir-müsteşar dinlemeyen ve kaba tabirle atarlanan, ağzı bozuk, yaşadığı muhitte söz sahibi olan, delikanlılığın kitabını yeniden yazacak, nur topu gibi iki yeni karakter. Deli Yürek, Polat Alemdar gibi ikona dönüşebilme ihtimali oldukça yüksek karakterlerin bilinçli bir tercih olduğu da çok bariz. Eğer dizi beklenen patlamayı yaparsa bu iki karakter üzerinden dizinin fanları ikiye bile bölünebilir. Kim bilir? Belki ileride kendi “yenilmezler”imizi yapar, hepsini aynı projenin içine bile koyarız.
Dizinin, bilmeyenler için en büyük sürprizi usta oyuncu Ahmet Mekin. Onu şimdilik bir sahnede olsa bile görmek mutluluk verici. Umarım rolü, ilerleyen bölümlerde kilit bir konuma ulaşır da kendisini daha çok izleyebilme şansına sahip oluruz. Yeri gelmişken oyunculuklar ile ilgili de iki kelam etmek gerekirse; Beşikçioğlu’nu özlemişiz ve yine rolün hakkını fazlasıyla verecek gibi ama kadronun kalanı için aynı şeyi söylemek güç. Abartılı mimikler, gereksiz tonlamalar ve genel olarak vasat performanslar oldukça fazla.
Son tahlilde; aksiyon seven, sadece bu keyfi arayanları oldukça kendine bağlayacak ve heyecan yaratacak bir proje. Kurtlar Vadisi ve tarzını sevenler de türün Hollywoodvari halini benimseyebilirler. Tabi derin devlet meselelerini merak edenler de en azından iki üç bölüm daha şans vereceklerdir. Geriye kalanlarımız ise Beşikçioğlu hatırına belki izler, belki Beşikçioğlu’ndan bir sürpriz gelir umuduyla direnebilir. Bize de henüz izlemeyen ve hala izlemek isteyenlere iyi seyirler dilemek düşer.